12 Eylül darbesi!..Yaşı Büyütülerek idam edildi

12 Eylül askeri darbesinin ardından henüz 17 yaşındayken yaşı büyütülerek infaz edilen Erdal Eren idamının yıldönümünde anılıyor. Peki, Erdal Eren kimdir? İşte,12 Eylül 1980 darbecileri tarafından yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren'in hikayesi.


12 Eylül darbesi!..Yaşı Büyütülerek idam edildi

12 Eylül 1980 darbesinin belki de en trajik ismi Erdal Eren. Henüz 17 yaşındayken, bir askeri inzibat erini öldürdüğü iddiasıyla yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980'de idam edilen Erdal Eren, idamının yıldönümünde anılırken Erdal Eren'in kim olduğu da merak konusu oldu. Peki, Erdal Eren kimdir?

ERDAL EREN KİMDİR?

Erdal Eren 25 Eylül 1964 yılında Giresun'un Şebinkarahisar ilçesinde doğdu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner'in 30 Ocak 1980 tarihinde Milliyetçi Hareket Parti'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruması Süleyman Ezendemir tarafından öldürülmesi üzerine, Ankara Yapı Meslek Lisesi'nde okuyan Erdal Eren, Suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980 günü düzenlenen gösteride yer aldı. Gösteride çatışma çıkması sonrasında gözaltına alınan 24 kişiden biri olan Erdal Eren, çıkan çatışmada er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. Tutuklanır tutuklanmaz 19 Mart 1980 gününde hakkında idam kararı verilen Erdal Eren'in ailesi de arkadaşları da şoktaydı.

İDAM ETMEK İÇİN YAŞINI BÜYÜTTÜLER

Erdal Eren'in doğum tarihi 25 Eylül 1961 olan Erdal Eren'in ailesinin nüfusa büyük yazdırdığı yönündeki ifadesi üzerine biyolojik yaşının 18'in altında olduğu ve gerçek yaşının tespiti için kemik yaşı tespiti yapılması istense de Askeri Yargıtay Daireler kurulu, ' doğum tarihinde bir ihtilaf olmadığı' yönünde karar vererek idam cezasını onayladı.

AĞIR İŞKENCE GÖRMÜŞ

Erdal Eren'in ağabeyi Erkan Eren'in ifadesine göre, Erdal Eren, Mamak Askeri Cezaevi'nde tutuklu kaldığı dönemde işkenceye uğramıştı. Erkan Eren işkence izlerine tanık olduğunu dile getirirken infazı radyodan öğrendiklerini ve Erdal'ın kimsesizler mezarlığına gömülmek istendiğini anlatmıştı.

13 Aralık 1980'de asılarak infaz edilen Erdal Eren, ailesine yazdığı veda mektubunu hücresinde yazarak iç çamaşırında muhafaza etmiş ardından avukatına ulaştırmıştı.

Erdal Eren'in ailesine yazdığı son mektubu:

Sevgili annem, babam ve kardeşlerim;

Sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. Ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemizde olmadı. Zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık. (Bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. Ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) Bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var.

Ancak olanak yok. Düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. Şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. Ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. Böyle düşünmem, böyle davranmam,halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. Ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. Elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. Ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. Biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. Asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. Bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.

Cezaevinde yapılan (Neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. O kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. İşte bu durumda Ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. Böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi içten bile değildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. Sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım ya da meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. Bütün bu yapılanlar,başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha arttırdı ve mücadele azmimi körükledi. Halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. Mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükseltmekten başka amacım yoktur.

Mesele benim açımdan kısaca böyle. Ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum.

Anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. Ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. Ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.

Sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. Zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz.

Hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim.

Devrimci selamlar

Oğlunuz Erdal

PEK ÇOK ESERE İLHAM KAYNAĞI OLDU

Cezanın uygulanabilmesi için yaşı büyütülerek idam edilen gencecik fidan Erdal Eren pek çok esere de ilham olmuştur. Gazeteci Savaş Ay, Eren'in idamından 16 saat önce kendisini ziyaret etmiş ve son fotoğraflarını çekmiştir. O fotoğraftaki son bakış, Sezen Aksu'nun 'Son Bakış' isimli şarkısını yaratmıştır.

Savaş Ay, 'Son Bakış'ın hikayesini şöyle anlatıyor:

"Erdal Eren'i son anlarında çektiğim o fotoğrafları, milyonlarca kişi gibi Sezen Aksu da görmüş ve çok etkilenmiş. Anlatırken, "Öylesine masum, öylesine ölümden uzak, öylesine genç ki... Hikayesini de okudum. Ama beni esas vuran o 'son bakış' fotoğrafıydı." dediğini belirtti. Fotoğrafın Aysel Gürel'i de etkilediğini anlatan Savaş Ay: "Aysel Gürel'e gösterdim o fotoğrafı. Birlikte bir şeyler yazdık. Onno'ya (Tunç) verdik besteledi. Şarkıdan çok ağıta benzedi. Yürekten kopup gelen, saf, duru, sahici..." dedi. Daha sonra Ceylan Ertem tarafından da seslendirilen şarkının sözleri şöyle:

SON BAKIŞ

Bir söz bitişi gibi son buldu sevişler

Bir yaz güneşi gibi eritir hep bu terk edişler

Bir an duruşu gibi ömrün gidişi gibi

Veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler

Aman aman yandım aman

Kurşun gibi izler

Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda

Aman aman acı yüzler

Kurşun gibi izler

Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda

Aman aman…