Milli mesele


 

Ülkemizin ABD ile yaşadığı sorun sadece papaz sorunu değil, ABD papazın teslim edilmesi talebinin yanına şu anda tutuklu bulunan 14 kişiyi de ekleyerek hukuk ve diplomasiden uzak bir üslupla emri vaki yaparak iadelerini istemekte. ABD'nin müttefiklik anlayışının sadece ABD'nin çıkarlarına hizmet etmek olduğunu devlet aklıyla biraz geç anlamış olmak bize biraz pahalıya mal olmuşa benziyor.

ABD ve AB ülkeleri ile birlikte tasarlanan Suriye politikasının çuvallaması ve Türkiye'nin Suriye'de yalnız bırakılması yetmezmiş gibi ülkemizin güvenliğini tehdit eden terör örgütleriyle birlikte hareket etmeleri, yardım ve silah göndermeleri tahammül sınırlarını zorlayan son nokta olmuştur. ABD ile bir türlü çözümlenemeyen bu sorunlar için farklı arayışlar içine giren Türkiye diplomasisi, Suriye sorununu ABD'siz komşu ülkelerle (Rusya, İran) uzlaşma zemini aramasına sebep olmuştur. Bu süreç devam ederken ülkemizin savunma sanayisinin ihtiyaç duyduğu gereksinimlere batı bloku tarafından adeta ambargo uygulaması ve NATO'nun Suriye'de yaşananlara sadece ABD ve AB perspektifinden bakması Türkiye'yi başka arayışlara itmiştir.

ABD'nin Ortadoğu politikası, İsrail'in güvenliğini önceleyen bir politikadır. Son olarak ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması ve büyük elçiliği Kudüs'e taşıması bunun açık bir göstergesi değil midir? Sadece Trump'un fütursuzca hareket etmesi ve saldırgan tavrı bu politikanın uygulanmasını hızlandırmış ve görünür hale getirmiştir. İşte tek fark budur ve Ortadoğu'da olan da budur.

Gelelim Türkiye'yi ilgilendiren kısmına...  

ABD; İran, Irak, Suriye ve Türkiye'yi bölerek bu coğrafyada ikinci bir İsrail yaratmak istemektedir. PKK ve YPG'ye destek vererek bu projeyi hızlandırma çabasındadır. Diğer yandan Halkbank davası ile ülkemizi sıkıştırarak ve papaz Brunson davasını bahane ederek ülkemize, siyasi ve ekonomik baskı uygulamaktadır. Başka bir ifadeyle; Fetö darbe girişimiyle başaramadığını ekonomik ve siyasi baskı yaparak elde etmek istemektedir.

 

Şanlıurfa halkı, milli meselelerde her daim devletin yanında durmuştur. Bu konuda Şanlıurfa'daki kurumlara ve STK'lara çok iş düşmektedir. Mesela belediyeler ve kurumlar çok geç olmadan tasarruf tedbirleri alıp halkta karşılığı bulunmayan projeleri askıya almalı ve yüksek rakamlı ihaleleri bir daha gözden geçirmelidir. Çoğu zarar, azı karar sözünü kurumlarda şiar edinerek, kurumların kendi bünyelerinde bulunan araç gereçlerin kullanımında, alımında yerli üretim malı kullanmaları vatandaşta da milli bir şuur bilincini oluşturmalarına katkı sağlayacaktır.